YOKSULLUĞA KARŞI ÇÖZÜM DAYANIŞMA

Ülkede hızla derinleşen yoksullukla mücadele etmek zorunda kalan vatandaşlar, geçimlerini dayanışma ağlarının desteğiyle sürdürüyorlar.

Özellikle askıda ekmek ve diğer temel ihtiyaçlar için faaliyet gösteren dayanışma ağları, yoksul insanların ilk yardım noktaları haline gelmiş durumda.

AKP iktidarı döneminde ekonomik kriz ve yüksek enflasyon gibi etkenlerle beraber yoksulluk hızla artıyor. Zenginler daha da zenginleşirken, düşük gelir grubundaki insanların oranı yüzde 25,5'e yükseldi. Ayrıca, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın verilerine göre ailesi yanında temel ihtiyaçlarını karşılayamayan çocuk sayısı 170 bine ulaştı.

Geçimlerini sağlayamayan insanlar, dayanışma ağlarına başvuruyorlar. Özellikle pandemi döneminde, gönüllü vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşları temel ihtiyaçları karşılamak adına bir araya geldiler. Ev kirası, elektrik, su, doğalgaz faturaları gibi ihtiyaçlarının yanı sıra gıda ve giyim gibi birçok alanda yardımlar sunuluyor. Belediyelerin "askıda fatura" gibi kampanyaları ve vatandaşların sürdürdüğü "askıda ekmek" gibi uygulamalar da popüler hale geldi.

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde faaliyet gösteren Doğa Karadeniz Ekmek Fırını gibi işletmeler, askıda ekmek uygulamasını sürdürüyorlar. Talebin artmasıyla beraber fırınlarda askıda ekmek sayısı da arttı. Çalışanlar, askıda ekmek talebinin arttığını ve kendilerinin bu talebi karşılamak için çaba gösterdiklerini belirtiyorlar. Bu dayanışma ağlarının etkili bir şekilde işlemesiyle beraber yoksullara yardım eli uzatılıyor ve destek sağlanıyor.

Ancak, dayanışma ağlarının yalnızca kısa vadeli çözümler sunduğuna dikkat çeken bazı uzmanlar, yoksulluğun kök sebepleriyle mücadele etmedikçe bu durumun sürdürülebilir olamayacağını belirtiyorlar. Gerçek anlamda dayanışma ve yardımın, sürdürülebilir politikalarla desteklenmesi gerektiğine vurgu yapılıyor. Bu politikaların insan hakları ve çocuk hakları temelli olması, yoksulluğun azaltılması ve önlenmesi adına önem taşıyor. Bu noktada, CHP'li belediyelerin hak temelli sosyal politikalarla işbirliği yaparak sivil toplum örgütlerini de içine katan sürdürülebilir modeller geliştirmesi gerektiği üzerinde duruluyor.